Cumhuriyet Edebiyatı



Kimi farklı noktaları olmakla birlikte, ulusal Ede­biyat dönemi ile Cumhuriyet dönemini kesin çizgi­lerle birbirinden ayırmak olanaksızdır. Ulusal edebi­yat dönemi sanatçılarının önemli bir bölümü, benzer sanat anlayışlarıyla edebiyat yaşamlarını bu dö­nemde de sürdürdüler.
Kurtuluş Savaşıyla, Mustafa Kemal Atatürk ön­derliğinde, emperyalizme karşı verilen mücadele kazanıldı. 1923’te de Cumhuriyetin ilanıyla siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel alanlarda büyük değişimler gerçekleşti.
Din birliğine dayalı ümmet toplumu yerini, ulusal devlete bıraktı. Teokratik devletten, demokratik devlete dönüşüm başladı. Latin alfabesinde geçildi. Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumları kuruldu. Dilin özleşmesi hızlandı.
Bu değişim, sanat-edebiyatta da yansımalarını buldu:
Cumhuriyet öncesi sanatçılarının büyük bir bö­lümü İstanbul’da ya da diğer büyük kentlerde ya­şardı. Varlıklı kesimlerindedir. Bir kısmı bürokrattı. Seçkin çevrelerde yetişliklerinden de, ürettikleri kendi çevrelerini yansıtıyor, yine bu çevreye sesle­niyordu. Cumhuriyet, edebiyatı daha da Anadolu kıldı, halka açtı. Toplumun değişik kesimlerinden sanatçılar yetişti. Köy enstitülerin kurulması da, köy kökenli bir yazar ve ozan kurulması da, köy kökenli bir yazar ve ozan kuşağının etkili olmasını sağladı.
Cumhuriyet romanının ilk yıllarına Kurtuluş Sa­vaşı, ana konu olarak yer etti. Ulusal Kurtuluş Sa­vaşı, örgütlenme aşamasından, Lozan boyutuna kadar çeşitli evreleriyle roman ve öykünün konusu­nu oluşturdu. 1930’lara kadar gelen, Türk roman ve öyküsündeki Ulusal Edebiyat etkisi, bundan sonra yerini toplumcu-gerçekçi çizgiye bıraktı ve Sadrİ Ertem ve Sabahattin Ali gibi sanatçılar, toplumcu-gerçekçi roman ve öykünün İlk örneklerini verdiler.
Cumhuriyetin 1940 öncesi evresinde şiirde ge­nellikle hece ölçüsü kullanmıştır. Dönem sanatçıları, hece şiirine yeni söyleyişler ve duyarlıklar kazan­dırmaya çalıştılar.
Türk edebiyatında ilk serbest şiir örnekleri, Na­zım Hikmet tarafından verilmeye başlandı. Dünya edebiyatının da sayılı toplumcu-gerçekçi ozanların­dan biri olan Nazım, kendinden sonraki birçok sa­natçıyı da etkilemiştir. Cumhuriyet döneminin şiirin-deki diğer toplumcu kuşağa Rıfat İlgaz, A.Kadir, Atilla ilhan, Ahmet Arif, Enver Gökçe, Arif Danan…gibi adlar eklenebilir.
Bu dönemde Kadro, Varlık, Resimli Ay, Ülkü, Yücel gibi dergiler önemli işlevler görmüşlerdir.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı Özellikleri

1923 yılı yeni Türkiye’nin kuruluşudur. Aydınlarımız, devlet adamlarımız ve yazarlarımız artık tarihimizde artık yeni bir dönemin başlatılması gerektiğine inanmışlar. Bu yüzden de 1923’te başlayan bu yeni oluşum edebiyatımızı da etkilemiştir. Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatını iki ana dönem içinde incelemek mümkündür.
– 1923- 1940 arası dönem
– 1940 sonrası dönem ( Son dönem)
1923- 1940 arası döneminin özellikleri:
1. Dili sadeleştirme düşüncesinden dolayı konuşma dili ile yazı dili arasındaki fark ortadan kalkmaya başladı.
2. Eğitim ve öğretimin yaygınlaşmasıyla okur yazar oranı arttı.
3. Milli Edebiyat döneminde başlayan Anadolu’ya yöneliş hız kazandı.
4. Hece ölçüsünü kullanmaya başladılar.
5. Halkın dertlerini, problemlerini ve Anadolu’nun güzelliklerini işlediler.
6. Anadolu efsanelerinden, masallarından ve mitolojiden yararlandılar.
7. Halk arasında yaşayan her türlü kültür unsurunu sanat eserlerinde işlediler.
8. Bu dönem sanatçıları; maniler, türküler, halk efsaneleri, masallar ve halk sanatlarının unsurlarını topladılar.
9. 1940’a kadar olan dönem içinde ( Ahmet Haşim, Yahya Kemal gibi) bazı şairlerin aruz vezni ile sade şiirler yazdığını görüyoruz.
10. Bu dönemde roman, hikaye, tiyatro, gezi ve hatırat türlerinde de bir sadeleşme, kültür varlıklarımızdan yararlanma göze çarparken; roman ve hikayede gerçekçilik akımı ön plana çıkar.
11. Romanlarda genellikle Cumhuriyet devrimleri, ağa- köylü, patron- işçi, kadın- erkek çatışması gibi konular işlenmişti.
12. Milli Edebiyat döneminde önemli olan olay hikâyesi yerini durum hikâyesine bıraktı.
13. Tiyatro hem metin hem de sahnelenme tekniği açısında oldukça ilerledi.
14. Deneme, eleştiri gibi öğretici türler bu dönemde önem kazandı.
15. Şiirde birçok akım ortaya çıkmıştır.

Yorum Gönder