VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER
A)SİNDİRİM SİSTEMİ
Besin maddelerinin içeriklerine göre karbonhidrat, yağ, protein, vitamin, su ve mineraller olarak gruplandırıldığını biliyoruz. Besin içerikleri büyük moleküllerdir. Büyük moleküllü besin içeriklerinin hücrelerimizin kullanabileceği kadar küçük moleküllere parçalanması gerekir. Yediğimiz besinler hücrelerimize geçebilecek duruma sindirim işlemi sonucunda gelir.Sindirim büyük moleküllü besin içeriklerinin hücrelerimizin kullanabileceği kadar küçük moleküllere dönüştürülmesi yani besin maddelerinin su ve enzimler yardımıyla yapı taşlarına kadar parçalanması olayına sindirim denir.Öyleyse vücudumuzda sindirim nasıl Gerçekleşir? Besinlerin hücrelerimiz tarafından kullanılabilecek kadar küçük parçalar bölerek kana geçişini sağlamak sindirim sisteminin görevidir.
SİNDİRİM ÇEŞİTLERİ
Sindirim olayı mekanik (fiziksel) ve kimyasal sindirim olarak iki şekilde gerçekleşir.
a) Mekanik (Fiziksel) Sindirim :
Besinlerin salgı (enzim) kullanılmadan (fiziksel olarak) çiğneme ve kas hareketleriyle küçük parçalara ayrılmasına (kana veya hücrelere geçebilecek hale getirilmesine) mekanik (fiziksel) sindirim denir.
Bütün besinlerin mekanik sindirimi ağızda başlar. Besinlerin mekanik sindirimi ağızda dişler sayesinde çiğneme olayı ile midede ise kaslar sayesinde kasılma olayı ile gerçekleştirilir.
b) Kimyasal Sindirim :
Besinlerin su ve salgı (enzim) kullanılarak küçük parçalara ayrılmasına (kana veya hücrelere geçebilecek hale getirilmesine) kimyasal sindirim denir.
Kimyasal sindirim ağızda, midede ve ince bağırsakta gerçekleşir
SİNDİRİMDE GÖREVLİ ORGANLAR NELERDİR?
Pankreas:Sindirim sisteminin yan (yardımcı) bir organıdır. Tüm besinlerin kimyasal sindirimini yapan enzimler salgılar. Pankreas hem sindirim enzimleri hem de hormon üreten bir bez olduğu için “karma bez” olarak tanımlanmaktadır.
.Karaciğer: Safra kesesi yardımıyla safra salgısı üretir. Safra sıvısının görev büyük yağ tanelerini küçük yağ parçalarına dönüştürerek mekanik sindirim gerçekleştirmektedir.
Enzimlerin Sindirimdeki Görevi :Enzimler, sindirim olayının gerçekleşmesini sağlayan salgılardır. Enzimler, enerji vermesi için kullanılan büyük moleküllü besin içeriklerinin kimyasal sindirim sonucu kana ya da hücrelere girebilecek kadar küçük moleküller haline dönüşmesini sağlar. Besin içeriklerinin kimyasal sindirimlerinin başladığı ve bittiği yerler farklıdır.Peki enzimlerin besin içeriklerine etkisi nedir?
_Karbonhidratlar ağızda çiğnenmeye başlar ve ıslanır.Onun için ağızda ve ince bağırsakta sindirilir.
_Proteinler midede ve ince bağırsakta sindirilir.
_Yağlar ise sadece ince bağırsakta sindirilir.
En sonda "Sindirim sonucu oluşan küçük moleküller" yazacaktır.Orada kana karışmış halini gösterir.
Besinlerin Sindirimi ve Sindirilen Besinlerin Kana Geçişi : Büyük moleküllü besin maddelerinin (içeriklerinin) kana ya da hücrelere girebilecek yani hücre zarından (porlardan) geçebilecek kadar küçük parçalara ayrılmasına sindirim denir. Besin içeriklerinden karbonhidratlar, proteinler ve yağların sindirimi ince bağırsakta tamamlanır ve sindirilen besinler ince bağırsakta bulunan ve tümür denilen çıkıntılardan kana verilir. Tümür denilen çıkıntılarda (eldiven parmakları gibi) çok sayıda kılcal kan damarı bulunur. Sindirilen besinler tümörlerden emilerek kana geçer ve kan yoluyla hücrelere taşınır.Besin içeriklerinden su, mineraller ve vitaminler sindirime uğramadan kalın bağırsağa gelir ve kalın bağırsakta bir süre bekletildikten sonra kalın bağırsaktan emilerek kana verilir ve kan yoluyla hücrelere taşınır.
SİNDİRİM SİSTEMİMİZİN SAĞLIĞNI KORUMA
1- Yenilen besinler çok sıcak ya da soğuk olmamalı.
2- Aşırı acı, baharatlı, ekşi, yağlı yemekler yenmemeli.
3- Yıkanmamış, temizlenmemiş, bayat ve çürük gıdalar yenmemeli.
4- Alkol sigara ve uyuşturucu kullanılmamalıdır.
5- Yemek sırasında ve yemekten sonra gerektiğinden fazla su içilmemelidir.
6- Yiyecekler iyice çiğnenmeli.
7- Yemekten sindirim sistemini yoracak kadar çok yemek yemeden kalkılmalıdır.
8- Lifli besinler (kabak) yenilmeli ve dengeli beslenilmelidir.
9- Yeterli, düzenli ve dengeli beslenilmeli.
B)BOŞALTIM SİSTEMİ |
Hücrelerimize giren besin maddelerinin tamamı kullanılır mı? Her olayda olduğu gibi hücrede kullanılan maddelerin de bir kısmı kullanılamaz halde olduğu için artık madde olarak dışarı atılır. Yani hücreye giren maddelerin %100′ü kullanıp tükenmez.Besinlerin hücrelerde kullanılması sonucu oluşan zararlı ve işe yaramayan ürünlere atık madde denir.Atık maddeler dışarı atılırken toplardamarlara bırakılmaktadırHücrede atık maddelerin oluşmasını bir odunun yanmasına benzetebiliriz.Odunlar enerji vererek yanarlar ve geriye kül bırakırlar. Hücredeki olaylar da buna benzemektedir. Besinler çeşitli görevlerde kullanılır ve geriye atık maddeleri kalır.
Toplardamara bırakılan atık maddeler kan yoluyla taşınırlar ve vücudun dışına çeşitli şekillerde dışarı atılırlar.Bazı atıklar solunumla, bazıları terlemeyle, bazıları dışkılamayla, bazılarıise idrarla dışarı atılırlar.
Boşaltım Sistemi Organları
1-Böbrekler:Hücrelerde oluşan artık maddeler kana geçerler. Kirlenmiş olan bu kan eğer temizlenmezse zamanla gerçek görevini yapamaz hale gelir. Canlılığın devam etmesi için kandaki artık maddelerin temizlenmesi gerekmektedir. Böbreklerin görevi kirlenmiş olan kanı süzerek temizlemektir. Süzülme işleminden sonra oluşan atıklar çeşitli işlemlerden sonra idrar olarak dışarı atılır. Yukarıdaki resimde böbreğin yapısı gösterilmektedir.Böbrekler iki tanedir, bel omurlarının iki yanında bulunur. Şekil olarak fasulyeye benzeyen böbrekler yaklaşık 10cm uzunluğundadır.
Böbrek Toplardamarı: Süzülen kanı vücuda dağıtır. ( Karbondioksiti fazla, artık maddesi az olan kanı taşır)
Nefron: Kanı süzmekle görevli olan böbrek bölümüdür. Her böbrekte yaklaşık 1 milyon tanedir.Böbrekte kanın süzülmesi şu aşamalardan geçerek gerçekleşir.
Üreter ( idrar Borusu): Böbrekle idrar kesesi arasında bulunur. İnce uzun bir kanal şeklindedir. Böbreklerde oluşan idrarı idrar kesesine taşır. Üreter düz kaslardan oluşmuştur.
İdrar Kesesi: İdrarın depolandığı kesedir. Yaşın artması ile birlikte idrar kesesinin büyüklüğü de artar. İdrar kesesindeki idrar belli bir seviyeye ulaşınca idrarı dışarı atma isteği oluşur ve idrar dışarıatılır.(işeme). İdrar kesesi düz kaslardan oluşmuştur.
Üretra: idrarın vücuttan dışarı atılmasını sağlayan kısımdır. Başlangıcında kaslı bir yapı vardır. Bundan dolayı istemli olarak dışarı atılır
2)Deri: Terleme yapılmasını sağlayan duyu organımızdır. (Duyu organları konusunda detaylı şekilde anlatılacaktır.) Terleme sırasında su ve bazı tuzların dışarı atılması sağlanır.
Hastalandığımızda veya hareket edip vücudumuz ısındığında çabucak terleriz. Bunun nedeni ter zerreleri buharlaşırken vücudun soğumasını sağlamaktır.
3)Akciğerler:Akciğerler biri sağda diğer solda olmak üzere iki tanedirler ve göğüs kafesi içinde bulunurlar.Akciğerlerin boşaltım sistemindeki görevi kanda bulunan karbondioksit ve suyu solunumla dışarı vermektir.
4 )Karaciğer:Vücudun sağ tarafında, diyafram kasının altında bulunan karaciğerin ağırlığıyaklaşık 2Kg’dır. Koyu kırmızı renkte olduğu için bu ismi almıştır. Karaciğerin boşaltım sistemindeki görevi proteinlerin sindirimi sonrasında oluşan Amonyak gibi zehirli maddeleri Üreye çevirerek vücudun zarar görmesinengeller.
1-Kan, böbrek atardamarları yoluyla böbreklere gelir. Kandaki zararlı maddelerle birlikte yararlı maddelerde nefronlarda süzülür.
2-Süzülme sırasında kan içindeki yararlı maddeler nefronlarda geri emilir ve yeniden kana geçer.
3-Süzülerek temizlenen bu kan, bönrek toplardamarı ile böbreklerden çıkar.
2-Süzülme sırasında kan içindeki yararlı maddeler nefronlarda geri emilir ve yeniden kana geçer.
3-Süzülerek temizlenen bu kan, bönrek toplardamarı ile böbreklerden çıkar.
4-Süzülmeden sonra kalan tuzun ve suyun fazlası ile üre, idrarı oluşturur.
5-Oluşan idrar, üreter ile idrar kesesine taşınır ve burada toplanır.
6- İdrar, üretra ile vücuttan dışarı .atılır.
NOT:Üre ve karbondioksit ile suyun ve tuzun fazlası vucudumuzdan atılması gereken atık maddelerdir.bunlar vücuttan uzaklastırılmaz ise zehirleyici olabilirler.
5-Oluşan idrar, üreter ile idrar kesesine taşınır ve burada toplanır.
6- İdrar, üretra ile vücuttan dışarı .atılır.
NOT:Üre ve karbondioksit ile suyun ve tuzun fazlası vucudumuzdan atılması gereken atık maddelerdir.bunlar vücuttan uzaklastırılmaz ise zehirleyici olabilirler.
Boşaltım Sisteminin Sağlığı
Boşaltım sisteminin sağlığınıkorumak için;
1-İdrar yollarını soğuktan korumalıyız.
2-Vücut temizliğine dikkat etmeliyiz.
3-Beslenmeyle günlük iki litre su içmeliyiz.
4-Diş çürüklerinin tedavisi en kısa sürede yaptırmalıyız.
5-Bilinçsiz olarak ilaç kullanmamalıyız.
6- Grip ve boğaz iltihaplanmalarının ilerlememesi için hemen tedavi olunmalıdır.
Böbreklerin hastalanması sonucu; böbrek iltihabı, böbrek taşı, idrar yolu iltihabı, böbrek yetmezliği hastalığı oluşabilir. Şeker hastalığına ve yüksek tansiyona bağlı böbrek rahatsızlığı da oluşabilir. Böbrek tahribi ve böbrek yetmezliği gibi durumlarda kan diyaliz makinesinden geçilerek süzülür. Diyaliz böbreği tedavi etmez. Sadece kanı süzer.Bazı iltihaplar, aşırı tuz ve vitamin tüketimi böbrek taşıoluşumunu hızlandırır. Taş oluşumunu önlemek için beslenmeye dikkat edilmesi, bol su içme ve düzenli egzersiz yapılması faydalı olur.Diyaliz veya Böbrek Nakli : Böbrek yetmezliği olan hastaların vücutlarında, böbrekler vasıtasıyla süzülmesi gereken idrarın bir kısmı kana karışır. Böbrekleri çalışmayan ya da yetersiz çalışan bu hastalar için diyaliz veya böbrek nakli tedavisi uygulanır. Bu hastalar, yeterli sayıda organ nakli yapılamadığından böbreklerin görevini yerine getiren diyaliz cihazlarına bağlanır. Ancak diyaliz cihazına bağlanmak geçici bir çözümdür. Bu tedavi ile hastalar tam olarak iyileşememekte, sadece kanlarının süzülerek temizlenmesi sağlanmaktadır.
Konuyu detaylı şekilde öğrendiğimize göre bir deneyle daha iyi kavrayalım:
AMAÇ: BÖBREĞİN YAPISININ KAVRANMASI
DENEY ARAÇ-GEREÇLERİ:
*Bir adet koyun böbreği
*Bisturi ve plastik leğen
DENEYİN YAPILIŞI:Bir adet koyun böbreği boyuna ve enine çıkacak şekilde kesildi.
DENEYİN SONUCU:Ortaya çıkan böbrek piramitleri, öz ve havuzcuk bölgeleri yakından görüldü. Böbreğe giren ve çıkan damarlar ise havuzcukta yer aldığı kavrandı. Yine aynı yerden çıkan idrar kanalı buradadır. Ayrıca enine keserekten de görülen kılcallık dikkatlerden kaçmadı. Böbreğe gelen ve Böbrekten çıkan damarların kalınlıkları görüldü. Böbrek toplardamarının böbrek atardamarından ince olduğu belirlendi.. Böbrek içinde idrar kanalına süzülen maddeleri taşıyan idrar toplama kanalları yeri ve sayısı görüldü. Fakat çok sayıda nefron ve kılcal damar böbreği karmaşık bir yapıya sürüklemiştir. Tam inceleme mikroskop ile gerçekleştirilir
C)DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER
İnsan vücudunun özelliklerinin ilk keşfedilmeye başladığıyıllarda, bilim insanları vücudumuzda gerçekleşen binlerce olayın nasıl olup da düzenli bir şekilde yapıldığına şaşırmışlardır.Eğer vücudumuzda gerçekleşen olayları biraz daha yakından incelersek bulacağımız sonuçlar bizleri de hayrete düşürebilir. Vücudumuz birçok olayı biz farkında olmadan gerçekleştirmektedir. Örneğin, uyuduğumuzda hala nefes almamız, heyecanlandığımızda kalbimizin hızla çarpması, göz kapaklarımızın bir tehlike karşısında anında kapanması,besinlerin sindirilmesi, kan şekerinin ayarlanması gibi birçok karmaşık olay vücudumuz tarafından hızla gerçekleştirilir.
1)SİNİR SİSTEMİ
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
Vücudundaki hücre, organ ve sitemlerin birlikte ve düzenli çalışmasını sağlayan, yaşamsal faaliyetleri yöneten ve kontrol eden sisteme denetleyici ve düzenleyici sistem denir. Denetleyici ve düzenleyici sistem, sinir sistemi ve endokrin (iç salgı = hormonal) sistemden oluşur.
Organların çalışmasını hızlı, etkili ve elektriksel yollarla düzenleyen yapılardan oluşur. Sinir sistemi sinir telleri yardımıyla tüm vücuttaki olayları denetler ve düzenler. Özelliğine göre 2 kısımdan oluşur.
1. Merkezi Sinir Sistemi
Sinir sisteminin yönetici ve denetleyici kısmıdır. Kafatası ve omurga içindeki
sinirsel organlardan oluşur.1. Merkezi Sinir Sistemi
Sinir sisteminin yönetici ve denetleyici kısmıdır. Kafatası ve omurga içindeki
a. Beyin : Kafatası içerisindeki en büyük sinirsel organdır. Yüzeyi girintili çıkıntılı olup iki yarım küreden oluşur. Beyinle kafatası arasında bulunan 3 katlı zar beyni sarsıntılardan ve darbelerden korur. Yapısında milyarlarca sinir hücresi ağ şeklinde bulunur. Beyin yardımıyla insan vücudunda;
– Problem ve olaylar düşünülür, çözülür.
– Öğrenme faaliyeti ve hafıza olgusu sağlanır.
– Acıkma, susama, uyku, uyanıklık düzenlenir.
– Kan basıncı ve vücut sıcaklığı düzenlenir.
– Hormonların salgılanma zamanı belirlenır.
b. Beyincik : Yapısı beyne benzer ve küçüktür. İki yarım küreden oluşur. Kafatasının arka alt tarafında bulunur. Beyin, iç kulak ve iskelet kaslarıyla bağlantılıdır. Beyincik yardımıyla insan vücudunda;
– Kol ve bacaklardaki kasların birbiriyle uyumlu çalışması sağlanır.
– Kol ve bacaklardaki kasların çalışma derecesi düzenlenir.
– Aktif hareketin dengeli olması sağlanır.
c. Omurilik soğanı : Yüzeyi düz olup soğana benzer bir şekle sahiptir. Boynun üst kısmında bulunur. İstem dışı çalışan iç organları yönetir.
Omurilik soğanı yardımıyla insan vücudunda;
– Solunum sisteminin çalışması düzenlenir. – Dolaşım sisteminin çalışması düzenlenir.
– Boşaltım sisteminin çalışması düzenlenir.
– Sindirim sisteminin çalışması düzenlenir.
d. Omurilik : Sırtdaki omurga içerisinde bulunur. Yüzeyi düz olup sinir kordonunundan oluşur. Kafatası organları ile vücut organları arasındaki bağlantıyı sağlar.
Omurilik yardımıyla insan vücudunda;
– Beyinle organlar arasında bilgi iletimi sağlanır.
– Refkles davranışlarının oluşması düzenlenir.
ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ
Merkezi sinir sisteminin gönderdiği bilgilerin organlara ulaştırılması, organlardan gelen uyarıların beyne taşınması çevresel sinir sistemi sayesinde gerçekleştirilir. Çevresel sinir sistemi vücudun her tarafını saran sinir hücrelerinden (nöronlardan) oluşmuştur.Çevresel sinir sisteminin görevini biraz daha açıklamak gerekirse:Örneğin, beyin “yazı yazma” kararı almışsa bu kararın parmak kaslarına kadar ulaştırılması gerekir. Aksi taktirde alınan kararlar gerçekleştirilemez. Bu bilgileri ulaştıracak yapılar sinir hücrelerinden oluşmuş olan çevresel sinir sistemidir.Yine sıcak bir cisme dokunduğumuzda “sıcaklık” uyartısının beyne taşınması gerekmektedir.Peki refleks nedir ve nasıl oluşur.
İÇ SALGI BEZLERİ
Vücudumuzda iki çeŞit salgı bezi vardır.
1. DıŞ salgı bezleri : Salgılarını kendilerine ait salgı kanallarına boşaltırlar.
Örnek :Pankreas,karaciğer ve safra kesesi, tükürük bezleri,ter bezleri,süt bezleri
2. İç salgı bezleri : Salgılarını(hormon) doğrudan kana verirler. Kan yoluyla tüm hücrelere taúınır .
Örnek : Pankreas,hipofiz,tiroit bezi, adrenal bez,eşey bezleri
HİPOFİZ BEZİ
- Büyümeyi,geliúmeyi ve cinsel hormonların oluúmasınısağlar.
- Büyüme döneminde az salgılanırsa cücelik,çok salgılanırsa devlik oluşur.
- Büyüme döneminde az salgılanırsa cücelik,çok salgılanırsa devlik oluşur.
- Erkeklerde sperm,kadınlarda yumurta oluşumunda etkilidir.
- Vücudun su dengesini ve kan basıncını ayarlar.kemik oluşumunu sağlar.
TİROİT BEZİ
- Hücrelerde oksijen kullanımını düzenler.
-Büyüme sırasında kemikleúme sürecini hızlandırır.
- Vücuda yetersiz iyot alınırsa,çok çalıúır,büyür ve tiroit hastalığı oluúur.
-Paratiroit bezleri kandaki kalsiyum ve fosfat dengesini düzenler.
BÖBREK ÜSTÜ BEZİ(=ADRENAL BEZ)- Adrenalin salgısı;
- Korktuğumuzda ve heyecanlandığımızda çok salgılanır.
- Kalp atıúlarını hızlandırır,kan basıncını artırır.
- Göz bebeğinin büyütüp küçülmesinisağlar
- Diğer salgılarıyla vücut sıvısında mineral dengesini düzenler.
PANKREAS
- Hem sindirim enzimi hem de hormon salgılar.(Karma bezdir)
- Kanda şeker az olursa GLUKOGEN salgılayarak şeker dengesinisağlar.
- Kanda şeker çok olursa İNSULİN salgılayarak şeker dengesinisağlar.
YUMURTALIK-
Salgıladığı hormonlarla diŞi bireyin fiziksel özelliklerinin ortaya çıkmasınısağlar.
- Ergenlik döneminden itibaren yumurta hücresinin üretilmesinisağlar.
TESTİS
- Salgıladığı hormonlarla erkeğe ait fiziksel özelliklerin ortaya çıkmasını sağlar.
- Ergenlik döneminden itibaren sperm üretilmesini sağlar
Vücudumuzun doku ve organları arasındaki işleyişi denetlemek ve düzenlemek sadece sinir sistemimizin görevi
değildir. Organ ve sistemlerimizin çalıúmasının denetlenmesi ve düzenlemesi genellikle sinir sistemimiz ile iç salgı bezlerimizin birlikte çalıŞmasısonucunda gerçekleúir.
iç salgı bezlerimiz, denetleme ve düzenleme görevlerini hormon adı verilen özelsalgıları üreterek yerine getirir. içsalgı bezlerinin ürettiği hormonlar görevini düzenleyecekleri organlara, kan yoluyla, taŞınır. iç salgı bezlerimiz,denetleyici ve düzenleyici görevlerini yavaú, uzun sürede ve sürekli gerçekleŞtirirken sinir sistemimiz, çok hızlı ve kısa süreli bir úekilde çalışır. Her bir hormon, farklı organlar tarafından üretilir ve farklı etkilere sahiptir.
Gelin video izleyerek bilgilerimizi pekiştirelim....
İÇ SALGI BEZLERİ
Vücudumuzda iki çeŞit salgı bezi vardır.
1. DıŞ salgı bezleri : Salgılarını kendilerine ait salgı kanallarına boşaltırlar.
Örnek :Pankreas,karaciğer ve safra kesesi, tükürük bezleri,ter bezleri,süt bezleri
2. İç salgı bezleri : Salgılarını(hormon) doğrudan kana verirler. Kan yoluyla tüm hücrelere taúınır .
Örnek : Pankreas,hipofiz,tiroit bezi, adrenal bez,eşey bezleri
HİPOFİZ BEZİ
- Büyümeyi,geliúmeyi ve cinsel hormonların oluúmasınısağlar.
- Büyüme döneminde az salgılanırsa cücelik,çok salgılanırsa devlik oluşur.
- Büyüme döneminde az salgılanırsa cücelik,çok salgılanırsa devlik oluşur.
- Erkeklerde sperm,kadınlarda yumurta oluşumunda etkilidir.
- Vücudun su dengesini ve kan basıncını ayarlar.kemik oluşumunu sağlar.
TİROİT BEZİ
- Hücrelerde oksijen kullanımını düzenler.
-Büyüme sırasında kemikleúme sürecini hızlandırır.
- Vücuda yetersiz iyot alınırsa,çok çalıúır,büyür ve tiroit hastalığı oluúur.
-Paratiroit bezleri kandaki kalsiyum ve fosfat dengesini düzenler.
BÖBREK ÜSTÜ BEZİ(=ADRENAL BEZ)- Adrenalin salgısı;
- Korktuğumuzda ve heyecanlandığımızda çok salgılanır.
- Kalp atıúlarını hızlandırır,kan basıncını artırır.
- Göz bebeğinin büyütüp küçülmesinisağlar
- Diğer salgılarıyla vücut sıvısında mineral dengesini düzenler.
PANKREAS
- Hem sindirim enzimi hem de hormon salgılar.(Karma bezdir)
- Kanda şeker az olursa GLUKOGEN salgılayarak şeker dengesinisağlar.
- Kanda şeker çok olursa İNSULİN salgılayarak şeker dengesinisağlar.
YUMURTALIK-
Salgıladığı hormonlarla diŞi bireyin fiziksel özelliklerinin ortaya çıkmasınısağlar.
- Ergenlik döneminden itibaren yumurta hücresinin üretilmesinisağlar.
TESTİS
- Salgıladığı hormonlarla erkeğe ait fiziksel özelliklerin ortaya çıkmasını sağlar.
- Ergenlik döneminden itibaren sperm üretilmesini sağlar
Vücudumuzun doku ve organları arasındaki işleyişi denetlemek ve düzenlemek sadece sinir sistemimizin görevi
değildir. Organ ve sistemlerimizin çalıúmasının denetlenmesi ve düzenlemesi genellikle sinir sistemimiz ile iç salgı bezlerimizin birlikte çalıŞmasısonucunda gerçekleúir.
iç salgı bezlerimiz, denetleme ve düzenleme görevlerini hormon adı verilen özelsalgıları üreterek yerine getirir. içsalgı bezlerinin ürettiği hormonlar görevini düzenleyecekleri organlara, kan yoluyla, taŞınır. iç salgı bezlerimiz,denetleyici ve düzenleyici görevlerini yavaú, uzun sürede ve sürekli gerçekleŞtirirken sinir sistemimiz, çok hızlı ve kısa süreli bir úekilde çalışır. Her bir hormon, farklı organlar tarafından üretilir ve farklı etkilere sahiptir.
Gelin video izleyerek bilgilerimizi pekiştirelim....
DUYU ORGANLARI
Duyu organlarımız birlikte çalıştığında çevremizi algılamamız daha kolay ve doğrudur.Çevremizdeki cisimlerin sesini, rengini, kokusunu, sertliğini, yumuşaklığını, sıcaklığını vb. özelliklerini duyu organlarımız sayesinde hissederiz. Uyarıları dış ortamdan alarak sinirlere aktaran, duyu organlarının yapısında bulunan özel hücrelere duyu almaçları adı verilir. Farklı duyu organlarımız için farklı almaçlar vardır. Uyarı, ilgili almaç tarafından alındığı zaman uyartıya dönüşür. Uyartılar, duyu almaçları sayesinde, duyu-sinir yolu ile beyindeki duyu merkezlerine iletilir. Bu merkezler, kendilerine ulaşan uyartı mesajını değerlendirir, mesajın gerektirdiği cevabı vücudun ilgili bölümlerine gönderir ve bu bölümlerin cevabı yerine getirmesini kontrol eder. Bu sayede dış ortamdan gelen uyarıları algılarız.
Önemli NOT:
* Duyu organlarımızın beraber çalışması durumunda algılamamızın daha kolay ve doğru olur.
* Çevremizdeki cisimlerin sesini, rengini, kokusunu, sertliğini vb. duyu organlarımız sayesinde hissederiz.
* Dış ortamdan duyu organlarımız ile aldığımız uyarıları sinirlere aktaran özel hücrelere “duyu almaçları” adı verilir. Duyu almaçlarının, duyu organlarının yapısında bulunur.
* Farklı duyu organlarımız için farklı almaçlar vardır. Duyu almaçları sayesinde uyartıların, duyu-sinir yolu ile beyindeki duyu merkezlerine iletilir. Beyindeki ilgili merkezin kendisine ulaşan uyartı mesajını değerlendirip mesajın gerektirdiği komutları vücudun ilgili bölümlerine verir ve bu bölümlerin verilen komutları yerine getirmesini kontrol eder. Böylece dış ortamdan gelen uyarıların algılanması sağlanmış olur.
1)GÖRME ORGANIMIZ GÖZ
Aşağıdaki fotoğrafı inceleyerek gözümüzü koruyan ve görme işinde görevli olan yapıların neler olduğunu söyleyebilir misiniz? Göz, çevremizden aldığı ışık sayesinde görmemizi sağlayan duyu organımızdır. Gözümüzü koruyan yapılar kaşlar, göz kapakları, kirpiklerdir.Gözümüzde ayrıca gözyaşı bezleri ile göz yuvarlığınıgöz çukuruna bağlayan ve bunların hareketini sağlayan kaslar bulunur. Aşağıda şekli inceleyerek gözün görmesini sağlayan bölümler hakkında bilgi edinelim.
Göz sert tabaka, damar tabaka ve ağ tabaka (retina) olmak üzere üç bölümden
oluşur.
Gözün Bölümleri
a) Sert Tabaka: Gözün dışında bulunan beyaz renkli kısımdır ve gözü dışetkilerden korur. Işığı kıran bu tabakaya saydam tabaka (kornea) adı verilir.
b) Damar Tabaka: Sert tabakanın altında yer alır ve gözün beslenmesini sağlayan damarlardan oluşur. Damar tabaka, gözün ön kısmındaki irisi oluşturur. iris gözün renkli kısmıdır. irisin ortasında bulunan kısma göz bebeği adı verilir. iris, gözümüze gelen ışığın şiddeti fazla olduğunda göz bebeğini daraltır, azışıklı ortamlarda ise göz bebeğinin büyümesini sağlar.
c) Ağ Tabaka (Retina): Işığa karşı duyarlı almaçların bulunduğu kısımdır. Ağtabakadaki sinirler birleşerek göz yuvarlağının arka tarafından çıkıp beyne gider. Sinirlerin göz yuvarlağından dışarı çıktığı yere kör nokta adı verilir. Kör nokta ışığa karşı duyarlı değildir ve burada görüntü oluşmaz.Kör noktanın üst kısmında ve göz bebeğinin hizasında bulunan çukur bölgeye sarı leke denir. Görüntü sarı lekede meydana gelir. Ağ tabakanın ön kısmında göz merceği bulunur.
Gözün Bölümleri
a) Sert Tabaka: Gözün dışında bulunan beyaz renkli kısımdır ve gözü dışetkilerden korur. Işığı kıran bu tabakaya saydam tabaka (kornea) adı verilir.
b) Damar Tabaka: Sert tabakanın altında yer alır ve gözün beslenmesini sağlayan damarlardan oluşur. Damar tabaka, gözün ön kısmındaki irisi oluşturur. iris gözün renkli kısmıdır. irisin ortasında bulunan kısma göz bebeği adı verilir. iris, gözümüze gelen ışığın şiddeti fazla olduğunda göz bebeğini daraltır, azışıklı ortamlarda ise göz bebeğinin büyümesini sağlar.
c) Ağ Tabaka (Retina): Işığa karşı duyarlı almaçların bulunduğu kısımdır. Ağtabakadaki sinirler birleşerek göz yuvarlağının arka tarafından çıkıp beyne gider. Sinirlerin göz yuvarlağından dışarı çıktığı yere kör nokta adı verilir. Kör nokta ışığa karşı duyarlı değildir ve burada görüntü oluşmaz.Kör noktanın üst kısmında ve göz bebeğinin hizasında bulunan çukur bölgeye sarı leke denir. Görüntü sarı lekede meydana gelir. Ağ tabakanın ön kısmında göz merceği bulunur.
Görme olayı nasıl gerçekleşir?
1. Cisimlerden yansıyan ışıkışınları, önce saydam tabakaya gelir ve burada kırılır. Kırılan ışın ardından göz bebeğine gelir.
2. Göz bebeğinden gelen ışınlar, göz merceğinde tekrar kırılarak ağ tabaka üzerine düşer.
3. Ağ tabakada yer alan sarı leke üzerinde ters bir görüntü oluşur. Oluşan görüntü buradaki görme almaçları tarafından algılanır.
4. Algılanan görüntü, görme sinirleri vasıtasıyla beyindeki görme merkezine iletilir. Ters görüntü, beyindeki görme merkezinde düz olarak algılanır. Böylece görme gerçekleşir.
Göz Kusurları ve Bu Kusurların Tedavi Yolları : Göz kusurları doğuştan olabileceği gibi sonradan da oluşabilir. Doğuştan olan bazı göz kusurları şunlardır:Renk körlüğü (Daltonizm): Kırmızı ve yeşil renklerin birbirinden ayırt edilemediği bir göz kusurudur. Tedavisi yoktur.Şaşılık: Gözü hareket ettiren kasların uyumsuzluğu sonucunda oluşur, ameliyatla giderilebilir.
Aşağıdaki çizelgede sonradan oluşan bazı göz kusurları, bu kusurlara sahip kişilerin nasıl gördükleri ve bunların tedavi yolları verilmiştir.
Gözlük ve kontak lensler, bazıgöz kusurlarının tedavisinden kullanılan teknolojik araçlardandır. Saydam tabakadaki saydamlığın bozulduğu veya yok olduğu ya da bu tabakanınşeklinin değiştiği durumlarda hastalara kornea nakli yapılır. Kornea nakli, gözün bozuk olan korneasının sağlam bir kornea ile değiştirilmesi işlemidir.
2)İŞİTME ORGANIMIZ KULAK
Kulaklarımız işitmemizi ve dengemizi sağlayan duyu organımızdır. Suya atılan bir taşın oluşturduğu dalgalar gibi havada da ses dalgaları mevcuttur. Bu ses dalgaları kulağımızdaki duyu almaçları ile algılanır. Aşağıdaki şekli inceleyerek kulağın bölümleri hakkında bilgi edinelim.
Kulak dış, orta ve iç kulak olmak üzere üç bölümden oluşur.
Kulağın Bölümleri
a) Dış Kulak: Kulak kepçesinden ve kulak yolundan oluşur. Kulak yolunun sonunda kulak zarı bulunur. Kulak kepçesi kıkırdak bir yapıya sahiptir. Kulak yolu, kulak kepçesini orta kulağa bağlayan bir kanaldır. Kulağımız kulak kiri olarak adlandırılan bir sıvı salgılar. Bu sıvı, kulak yolundaki kıllar ile birlikte kulağa giren toz vb. maddelerin kulak zarına ulaşmasını engeller.
b) Orta Kulak: Orta kulakta çekiç, örs, üzengi kemikleri, östaki borusu ve oval pencere bulunur. Üzengi kemiği vücudumuzun en küçük kemiğidir. Çekiç kemiği kulak zarına, üzengi kemiği ise iç kulaktaki oval pencereye temas eder. Bu özellikleri ile kulak kemikleri, kulak zarını iç kulağa bağlayan bir köprü oluşturur. Östaki borusu orta kulaktan yutağa açılır. Böylece orta kulak ile vücudun dışı arasındaki basınç farkını dengeleyerek kulak zarının yırtılmasını engellemiş olur.
c) iç kulak: Dalız, salyangoz ve yarım daire kanallarından oluşur. Dalız, oval pencereden gelen ses dalgalarını salyangoza iletir. Salyangozda işitme sinirleri vardır ve gelen ses dalgaları işitme sinirleri ile beyne iletilir. Vücudumuzun dengesinin bozulup bozulmadığını beyinciğe bildirme işini salyangozun üst kısmındaki yarım daire kanalları yapar.
Kulağın Bölümleri
a) Dış Kulak: Kulak kepçesinden ve kulak yolundan oluşur. Kulak yolunun sonunda kulak zarı bulunur. Kulak kepçesi kıkırdak bir yapıya sahiptir. Kulak yolu, kulak kepçesini orta kulağa bağlayan bir kanaldır. Kulağımız kulak kiri olarak adlandırılan bir sıvı salgılar. Bu sıvı, kulak yolundaki kıllar ile birlikte kulağa giren toz vb. maddelerin kulak zarına ulaşmasını engeller.
b) Orta Kulak: Orta kulakta çekiç, örs, üzengi kemikleri, östaki borusu ve oval pencere bulunur. Üzengi kemiği vücudumuzun en küçük kemiğidir. Çekiç kemiği kulak zarına, üzengi kemiği ise iç kulaktaki oval pencereye temas eder. Bu özellikleri ile kulak kemikleri, kulak zarını iç kulağa bağlayan bir köprü oluşturur. Östaki borusu orta kulaktan yutağa açılır. Böylece orta kulak ile vücudun dışı arasındaki basınç farkını dengeleyerek kulak zarının yırtılmasını engellemiş olur.
c) iç kulak: Dalız, salyangoz ve yarım daire kanallarından oluşur. Dalız, oval pencereden gelen ses dalgalarını salyangoza iletir. Salyangozda işitme sinirleri vardır ve gelen ses dalgaları işitme sinirleri ile beyne iletilir. Vücudumuzun dengesinin bozulup bozulmadığını beyinciğe bildirme işini salyangozun üst kısmındaki yarım daire kanalları yapar.
ONEMLİ NOT:İç kulakta yarım daire kanalları vücudun dengesini sağlanmasında önemli rol oynar. Vücudun durumu değiştiğinde buradan beyne giden mesajlar
sonucu beyin vücudun konumunu değiştirip denge sağlar.
İŞİTME NASIL GERÇEKLEŞİR?
1. Kulak kepçesi ile toplanan ses dalgaları kulak yolu ile kulak zarına gelir ve zarı titreştirir.
2. Kulak zarının titreşmesiyle birlikte çekiç, örs ve üzengi kemikleri de titreşir ve bu titreşim oval pencereye iletilir.
3. Üzengi kemiği, ses titreşimlerinin oval pencereden iç kulakta bulunan dalıza iletmesini sağlar. Dalız, oval pencereden gelen ses dalgalarını salyangozdaki yarım daire kanallarına gönderir.
4. Ses, yarım daire kanallarındaki işitme almaçları tarafından algılanır ve işitme sinirleri aracılığı ile beyindeki işitme merkezine iletilir. Böylece işitme olayı gerçekleşmiş olur.
2. Kulak zarının titreşmesiyle birlikte çekiç, örs ve üzengi kemikleri de titreşir ve bu titreşim oval pencereye iletilir.
3. Üzengi kemiği, ses titreşimlerinin oval pencereden iç kulakta bulunan dalıza iletmesini sağlar. Dalız, oval pencereden gelen ses dalgalarını salyangozdaki yarım daire kanallarına gönderir.
4. Ses, yarım daire kanallarındaki işitme almaçları tarafından algılanır ve işitme sinirleri aracılığı ile beyindeki işitme merkezine iletilir. Böylece işitme olayı gerçekleşmiş olur.
İşitme Bozukluları ve Bunların Tedavi Yolları
Çevrenizde işitme bozukluğu olan kimseler var mı? işitme bozukluklarının sebebi ne olabilir? işitme bozukluklarının birçok sebebi vardır. Bunların bazılarıişitme kaybına, bazıları da sağırlığa yani hiç duymamaya yol açabilir. işitme bozuklukları doğuştan olabileceği gibi sonradan da oluşabilir. Kulak zarısertleşmesi, orta kulakta kemik kaynaması ve iç kulaktaki zedelenmeler doğuştan olabilir. Bazen bir hastalık ya da yüksek şiddette sesler kulağa zarar verip işitme kaybına sebep olabilir. işitme kaybı oluşursa işitme cihazı kullanılmasıgerekir.
işitme Cihazları: Dışarıdan gelen seslerin şiddetini yükselterek onları kulağın duyabileceği seviyeye getiren küçük elektronik aletlerdir. Genellikle iç kulakla ilgili işitme kayıplarında kullanılır ancak bazen orta kulak rahatsızlıkları için de kullanılabilmektedir. işitme cihazı sesi yükseltir ama işitme kaybını düzeltmez. Mikrofon, pil ve kulaklık gibi bazı temel parçalardan oluşur. işitme cihazları duyma bozukluğu olan her yaştaki insan tarafından kullanılabilir.
işitme Cihazları: Dışarıdan gelen seslerin şiddetini yükselterek onları kulağın duyabileceği seviyeye getiren küçük elektronik aletlerdir. Genellikle iç kulakla ilgili işitme kayıplarında kullanılır ancak bazen orta kulak rahatsızlıkları için de kullanılabilmektedir. işitme cihazı sesi yükseltir ama işitme kaybını düzeltmez. Mikrofon, pil ve kulaklık gibi bazı temel parçalardan oluşur. işitme cihazları duyma bozukluğu olan her yaştaki insan tarafından kullanılabilir.
3)DOKUNMA ORGANIMIZ DERİ
Deri, en büyük duyu organımızdır ve vücudumuzun dışınıtamamen kaplar. Ayrıca vücut ısısını ayarlar, solunum ve boşaltıma yardımcıolur ve vücudu dış etkilerden korur. Derinin üzerinde dokunmayı, basıncı,ağrıyı, sıcağı, soğuğu vb. duyuları algılayan almaçlar vardır.Aşağıdaki şekli inceleyerek derinin bölümleri hakkında bilgi edinelim.
Deri, üst deri ve alt deri olmak üzere iki tabakadan oluşur.
Derinin bölümleri
a) Üst deri: Derinin alt bölümlerini koruyan tabakadır. Bu tabakada kan damarları ve sinirler bulunmaz. Üst derinin en dış bölümü ölü hücrelerden meydana gelmiştir. Bu bölümün altında canlı hücrelerden oluşan bir tabaka bulunur. Bu tabaka, deriyi güneşten gelen zararlı ışınlardan korur. Üst deride ayrıca derinin rengini belirleyen hücreler de vardır.
b) Alt deri: Üst deriye göre daha kalın olan alt deri, canlı hücrelerden oluşur. Alt deride kan damarları, kıl kasları, sinirler, ter bezleri, yağbezleri, kıl kökleri ve duyu almaçları yer alır. Bu bölümün en altında ise yağtabakası bulunur. Yağ tabakası vücudu çarpmalara ve vurmalara karşı korur ve vücudun ısı kaybını önler. Burada yer alan ter bezleri, terleme ile boşaltıma yardımcı olur.
Derinin bölümleri
a) Üst deri: Derinin alt bölümlerini koruyan tabakadır. Bu tabakada kan damarları ve sinirler bulunmaz. Üst derinin en dış bölümü ölü hücrelerden meydana gelmiştir. Bu bölümün altında canlı hücrelerden oluşan bir tabaka bulunur. Bu tabaka, deriyi güneşten gelen zararlı ışınlardan korur. Üst deride ayrıca derinin rengini belirleyen hücreler de vardır.
b) Alt deri: Üst deriye göre daha kalın olan alt deri, canlı hücrelerden oluşur. Alt deride kan damarları, kıl kasları, sinirler, ter bezleri, yağbezleri, kıl kökleri ve duyu almaçları yer alır. Bu bölümün en altında ise yağtabakası bulunur. Yağ tabakası vücudu çarpmalara ve vurmalara karşı korur ve vücudun ısı kaybını önler. Burada yer alan ter bezleri, terleme ile boşaltıma yardımcı olur.
SORU :Derimiz suda kalınca neden büzüşür?Bütün vücudumuz, bir kısmı gözle görülebilen, büyük bir kısmı da ancak dikkatli bakınca farkedilen kıl ve tüylerle kaplıdır. Bu tüy ve kılların dibinde "sebum" adı verilen yağ bezleri vardır. Bunların çıkardığı yağ, su geçirmez keratin bir tabaka oluşturur ve suyun derimizden içeri girmesini önleyerek derimizi yumuşak tutar.Belki de en çok kullanılan yerler olmaları nedeniyle vücudumuzda sadece parmak uçlarımız ve tabanlarımızda kıl veya tüy yoktur. Dolayısıyla koruyucu keratin tabaka da yoktur. Ayrıca parmaklarımızın uçları ve ayaklarımızın tabanları kalın bir deri tabakası ile kaplanmıştır.
Parmaklarımızın uçları ve tabanlarımız suyun altında belli bir süre kalıp iyice ıslanırsa, osmos denilen daha sulu bir maddenin daha koyu bir maddenin içine girişi sonucunda derimizin altına su girer ve bu su burada kendine yer bulmak ister. Ancak buradaki kalın derimizin genleşerek bu suya ayırabileceği fazla yeri olmadığı için, aynen yazın çok sıcak havalarda yollardaki asfaltlarda olduğu gibi eğilir, bükülür yani büzüşür.
Derimizle nasıl hissederiz?
Alt derideki duyu almaçları sıcak, soğuk, basınç, sertlik, yumuşaklık gibi duyuları algılar. Duyu almaçları ile alınan duyular, sinirler yoluyla beyne iletilir ve burada değerlendirilip algılanır. Derinin her yerinde aynı oranda duyu almacı yoktur. Bu yüzden de algılama duyusu derimizin her bölgesinde aynıdeğildir. Parmak uçları, dudaklar gibi bölgelerde algılama daha fazladır.Deri Hastalıkları ve Bu Hastalıkların Tedavi Yolları
Deri hastalıkları fiziki sebeplerle (kesici, ezici vb. cisimler ile kimyasal maddeler gibi) oluşabildiği gibi parazitler sebebiyle de ortaya çıkabilmektedir. Bunlardan bazıları mantar hastalıkları ile pire ve kene gibi parazitlerin ısırmalarından meydana gelen deri bozukluklarıdır. Deri iltihaplanmalarına yol açan bazı mikroorganizmalar da derideki herhangi bir yaranın üzerine kolayca yerleşebilir. Alerjik deri hastalıkları arasında ise kurdeşen ve egzama sayılabilir. Bazı deri hastalıklarının teşhisinde dermatoskop adı verilen cihaz kullanılır.
Dermatoskop:Açık tene sahip ve vücudunda çok sayıda ben bulunan kimselerle, daha önce aile üyelerinden biri deri kanserine yakalanmış kişilerin vücutlarındaki güneş lekeleri ve benler dermatoskop ile incelenir. Dermatoskop ile yapılan inceleme sonucunda risk altında olduğu belirlenen kişilere ya ilaç tedavisi uygulanır ya da cerrahi müdahalede bulunulur.
KOKU VE TAT ALMA ARASINDA NASIL BİR İLİŞKİ VARDIR?
Koku ve tat alma duyusu kimyasal algı sistemine bağlıdır.Koku ve tat alma işlemi çevremizdeki maddelerden salınan moleküllerin özel sinir uçlarını uyarmasıyla başlar.Tat duyusu koku ile de algılanabilir.Örneğin çikolata yerken burun kapatılırsa çikolata tadını tanımlamada güçlük çekilebilir. Bununla birlikte tatlı veya acı olup olmadığı hissedilebilir. Çikolatanın tadı kokusu ile bütünleştirilerek alınabilir.
Burun, koku alma ve solunum organımızdır. Bu organ, alınan havanın temizlenmesini,ısıtılmasını, nemlendirilmesini ve kokusunun algılanmasını sağlar. Bir süre aynı koku alınacak olursa bu koku bir müddet sonra hissedilmez. Ancak ortama değişik bir koku geldiğinde bu yeni koku fark edilir. Burnun yapısını,bölümlerini ve çevresinde yer alan sinüsleri aşağıdaki şekil üzerinde inceleyelim. Burun, kemik ve kıkırdakla desteklenen bir organımızdır. Burun boşluğunun duvarı, mukus salgısı üreten hücrelerle kaplıdır. Mukus salgısı üreten bu tabaka mukoza olarak adlandırılır. Mukoza burnun içinin nemli kalmasını sağlar. Burun boşluğunun üst tarafında koku almaçları bulunur. Koku almaçlarının yoğunlaştığı bölgeye sarı bölge denir.
Kokuyu Nasıl Algılarız?1. Kokulu cisimlerden buharlaşarak ayrılan ve havaya karışan tanecikler, sarıbölgedeki mukus sıvısında çözünerek koku almaçlarını uyarır.
2. Uyartılar beynin koklama merkezine iletilir. Böylece koku algılanmış olur.
Bazı Burun Hastalıkları
SİNÜZİT: Sinüslerin iltihaplanmasına sinüzit denir. Doktorun tavsiye edeceği ilaçlarla tedavi edilebilir.
SAMAN NEZLESİ: Saman nezlesi bir alerjidir. ilkbahar ve yaz aylarında polenler rüzgârlara kapılarak geniş alanlara yayılır. Aldığımız nefesle burnumuza yerleşen polenler şiddetli hapşırıklar eşliğinde burnun suya benzer bir akıntısalgılamasına neden olur. ilaçlarla ya da aşı yapılarak tedavi edilebilir.
Burun akıntısı: Burun akıntısı; nezle, saman nezlesi, sinüzit, alerjik burun iltihabı veya burna herhangi bir şey kaçmış olması nedeniyle oluşabilir. Ayrıca kızamık başlangıcında da burun akıntısı görülür.
BURUN KANAMASI: Büyümeye bağlı olarak ergenlik döneminde burun kanamalarıgörülebilir. Orta yaşlarda ise tansiyon yüksekliğinden kaynaklanan burun kanamaları görülebilir. Burun kanamalarını durdurmak için yapılacak ilk yardım hastayı hemen oturtmak, başını öne doğru hafifçe eğip, burnunun kanayan deliğini on dakika kadar bastırmak, bu sırada ağızdan nefes almasını ve yutkunmasını söylemektir.
SAMAN NEZLESİ: Saman nezlesi bir alerjidir. ilkbahar ve yaz aylarında polenler rüzgârlara kapılarak geniş alanlara yayılır. Aldığımız nefesle burnumuza yerleşen polenler şiddetli hapşırıklar eşliğinde burnun suya benzer bir akıntısalgılamasına neden olur. ilaçlarla ya da aşı yapılarak tedavi edilebilir.
Burun akıntısı: Burun akıntısı; nezle, saman nezlesi, sinüzit, alerjik burun iltihabı veya burna herhangi bir şey kaçmış olması nedeniyle oluşabilir. Ayrıca kızamık başlangıcında da burun akıntısı görülür.
BURUN KANAMASI: Büyümeye bağlı olarak ergenlik döneminde burun kanamalarıgörülebilir. Orta yaşlarda ise tansiyon yüksekliğinden kaynaklanan burun kanamaları görülebilir. Burun kanamalarını durdurmak için yapılacak ilk yardım hastayı hemen oturtmak, başını öne doğru hafifçe eğip, burnunun kanayan deliğini on dakika kadar bastırmak, bu sırada ağızdan nefes almasını ve yutkunmasını söylemektir.
5)TATMA ORGANIMIZ DİL:
Dil, tat alma duyu organıdır. Dil ayrıca besinlerin çiğnenmesine, yutulmasına ve konuşmaya yardımcı olur.
Dil, düz kaslardan yapılmıştır. Dilde, tat alma duyu hücreleri ile tat alma duyu sinirlerinin bulunduğu kabarcıklara tat tomurcukları veya tat cisimcikleri denir.Tatları algılamamızı sağlar.
Tat Alma Olayı :Besinlerin (cisimlerin) tadının algılanabilmesi için o besin maddesinin (veya cismin) dildeki veya damaktaki tükürük sıvısı içinde çözünmesi (erimesi) gerekir.
Tükürük sıvısı içinde çözünen besinler, dilin üst kısmındaki tat tomurcuklarında bulunan tat alma duyu hücrelerini uyarır ve bu uyarılar tat alma duyu sinirleri yardımıyla beyindeki tat alma duyu merkezine iletilir. Gelen uyartılar beyin tarafından değerlendirilir ve besinlerin tadı algılanmışolur (tat alma olayı gerçekleşir).
Dilin her tarafı her tadı aynı derecede algılayamaz.
• Dilin uç tarafı tatlıyı,
• Dilin ön yan kenarları tuzluyu,
• Dilin arka yan kenarları ekşiyi,
• Dilin arka tarafı acıyı daha iyi algılar.
NOT : 1- Grip ve nezle durumunda besinlerin kokusu iyi algılanamadığı için tadı da iyi algılanamaz.
Dil, tat alma duyu organıdır. Dil ayrıca besinlerin çiğnenmesine, yutulmasına ve konuşmaya yardımcı olur.
Dil, düz kaslardan yapılmıştır. Dilde, tat alma duyu hücreleri ile tat alma duyu sinirlerinin bulunduğu kabarcıklara tat tomurcukları veya tat cisimcikleri denir.Tatları algılamamızı sağlar.
Tat Alma Olayı :Besinlerin (cisimlerin) tadının algılanabilmesi için o besin maddesinin (veya cismin) dildeki veya damaktaki tükürük sıvısı içinde çözünmesi (erimesi) gerekir.
Tükürük sıvısı içinde çözünen besinler, dilin üst kısmındaki tat tomurcuklarında bulunan tat alma duyu hücrelerini uyarır ve bu uyarılar tat alma duyu sinirleri yardımıyla beyindeki tat alma duyu merkezine iletilir. Gelen uyartılar beyin tarafından değerlendirilir ve besinlerin tadı algılanmışolur (tat alma olayı gerçekleşir).
Dilin her tarafı her tadı aynı derecede algılayamaz.
• Dilin uç tarafı tatlıyı,
• Dilin ön yan kenarları tuzluyu,
• Dilin arka yan kenarları ekşiyi,
• Dilin arka tarafı acıyı daha iyi algılar.
NOT : 1- Grip ve nezle durumunda besinlerin kokusu iyi algılanamadığı için tadı da iyi algılanamaz.
Göz sağlığımız için;
• Okuma sırasında gözlerimiz ile kitap arasındaki uzaklığın
20–35 cm olmasına dikkat etmeliyiz.
• Gözlerimizi aşırı ışıktan korumalıyız.
• Gözlerimizin görme yeteneğini artırmak için A vitamini içeren besinler yemeliyiz.
Kulak sağlığımız için;• Kulaklarımızı temiz tutmalıyız.
• Kulaklarımızı soğuktan korumalıyız.
• Kulaklarımızı sert cisimlerle karıştırmamalıyız.
• Kulaklarımızı dış darbelerden korumalıyız.
• Yüksek sesli ortamlarda bulunmamalıyız.
• Patlama sesi gibi şiddetli seslerin olduğu ortamlarda, oluşan basıncın kulak zarımıza zarar vermesini engellemek için ağzımızı açmalıyız.
• Kulaklarımızı soğuktan korumalıyız.
• Kulaklarımızı sert cisimlerle karıştırmamalıyız.
• Kulaklarımızı dış darbelerden korumalıyız.
• Yüksek sesli ortamlarda bulunmamalıyız.
• Patlama sesi gibi şiddetli seslerin olduğu ortamlarda, oluşan basıncın kulak zarımıza zarar vermesini engellemek için ağzımızı açmalıyız.
Burun sağlığımız için;
• Burun kıllarını koparmamalıyız.
• Burnumuzu karıştırmamalıyız.
• Sigara içmemeliyiz.
• Ne olduğunu bilmediğimiz ya da kokusu keskin olan maddeleri koklamamalıyız.
• Burun kıllarını koparmamalıyız.
• Burnumuzu karıştırmamalıyız.
• Sigara içmemeliyiz.
• Ne olduğunu bilmediğimiz ya da kokusu keskin olan maddeleri koklamamalıyız.
Deri sağlığımız için;
• Derimizi ezilme, kesilme ve yanmalardan korumalıyız.
• Vücudumuzu temiz tutarak deri üzerinde mikropların üremesine engel olmalıyız. Bunun için derimizin üstündeki kirleri ve ölü hücreleri, sık sık yıkanarak vücudumuzdan uzaklaştırmalıyız.
• Derimizi ezilme, kesilme ve yanmalardan korumalıyız.
• Vücudumuzu temiz tutarak deri üzerinde mikropların üremesine engel olmalıyız. Bunun için derimizin üstündeki kirleri ve ölü hücreleri, sık sık yıkanarak vücudumuzdan uzaklaştırmalıyız.
Dil sağlığımız için;
• Ağız temizliğine önem vermeliyiz.
• Çok sıcak ya da çok soğuk yiyecek ve içeceklerden kaçınmalıyız.
• Alkol ve sigara kullanmamalı ve dilimize zarar verebilecek bazı kimyasal maddelerden uzak durmalıyız.
SİSTEMLERİN UYUMU.
• Ağız temizliğine önem vermeliyiz.
• Çok sıcak ya da çok soğuk yiyecek ve içeceklerden kaçınmalıyız.
• Alkol ve sigara kullanmamalı ve dilimize zarar verebilecek bazı kimyasal maddelerden uzak durmalıyız.
SİSTEMLERİN UYUMU.
Vücudumuzdaki sistemler gruplar halinde çalışarak bize önemli hizmetler verirler. İskelet ve kas sistemleri vücudumuzu taşımak ve hareket imkanı sağlamakla görevlidir. Bir yerden bir yere gidebilmek için kmik ve kaslarımızı kullanırız. Yiyecekleri ağzımıza götürmemiz. Uymak için kıvrılıp yatmamız, hatta elimizdeki bir kitabı okuyabilmemiz de kemik ve kaslar sayesinde mümkün olmaktadır.
Birçok sistem vücudumuzun ihtiyacı olan enerjiyi sağlamak için uyum içinde çalışır. Sindirim sistemi yediğimiz gıdaları enerji sağlamak için lüzumlu yakıta, büyümemize ve hücrelerimizin onarımını sağlayan hammaddelere çevirir. Solunum sistemi bu yakıtı enerjiye dönüştürecek oksijeni temin eder. Dolaşım sistemi yakıtı, hammaddeleri ve oksijeni vücudumuzu her yerine tşır. İdrar sistemi ise bu maddelerden arta kalan atık ve atıkların vücut dışına boşaltılması vazifesini üstlenir.
Vücudumuzdaki milyarlarca hücre nasıl böyle ahenk içinde çalışabiliyor? Bu koordinasyon ve kontrolü pek çok sisteme borçluyuz. Duyu sistemi içimizde ve çevremizde olup bitenleri beynimize aktarır. Beyin, vücudumuzun yönetici organı olarak diğer tüm organlara talimatlar gönderir. Salgı sistemikan dolaşımı aracılığıyla çeşitli organlara hormonlara göndererek beynin emirlerini ulaştırır.
Son olarak da, üreme sistemi anne ve babaya bir yandan benzeyen, bir yandan da bambaşka olan yeni insanların dünyaya gelmesini sağlar.
İnsan vücudundaki her sistem, faaliyetin bir bölümünü üstlenerek bir bütün halinde çalışan çeşitli organlardan meydana gelmektedir. Mesela iskelet sistemi kemik ve bağdokulardan teşekkül etmiştir. Sinir sistemini oluşturan organlar ise beyin, sinirler ve omurilikler. Sindirim sistemimiz dişler, dil, yemek borusu, mide, kalın ve ince bağırsaklar, karaciğer ve pankreastan meydana gelir.
Her organ bir veya birkaç tür dokudan oluşmuştur. Mesela midemizdeki bir doku gıdaların parçalanması ve bağırsaklara taşınması görevini üstlenmiştir. Bir başka doku ise sindirim sıvılarını imal eden yumuşak bir yüzey oluşturur. Bir diğer doku da koruyucu bir kılıf halinde midenin tamamını kaplar.
Dokular aynı yapıda çok sayıda hücreden meydana gelir. Hücre hayatın temel taşıdır. Birçok hücre genel olarak aynı yapıda olmakla birlikte, vücudumuzda üstlendikleri görevlere bağlı olarak faklı biçimler alabilirler. ‘vücudumuzdaki Sistemler’, organları oluşturan hücre ve dokuların incelenmesi ile başlıyor.
SİSTEMLERİN MUCİZEVİ UYUMUNA BAKMAK İÇİN TIKLAYIN....
ORGAN BAĞIŞI
Birçok sistem vücudumuzun ihtiyacı olan enerjiyi sağlamak için uyum içinde çalışır. Sindirim sistemi yediğimiz gıdaları enerji sağlamak için lüzumlu yakıta, büyümemize ve hücrelerimizin onarımını sağlayan hammaddelere çevirir. Solunum sistemi bu yakıtı enerjiye dönüştürecek oksijeni temin eder. Dolaşım sistemi yakıtı, hammaddeleri ve oksijeni vücudumuzu her yerine tşır. İdrar sistemi ise bu maddelerden arta kalan atık ve atıkların vücut dışına boşaltılması vazifesini üstlenir.
Vücudumuzdaki milyarlarca hücre nasıl böyle ahenk içinde çalışabiliyor? Bu koordinasyon ve kontrolü pek çok sisteme borçluyuz. Duyu sistemi içimizde ve çevremizde olup bitenleri beynimize aktarır. Beyin, vücudumuzun yönetici organı olarak diğer tüm organlara talimatlar gönderir. Salgı sistemikan dolaşımı aracılığıyla çeşitli organlara hormonlara göndererek beynin emirlerini ulaştırır.
Son olarak da, üreme sistemi anne ve babaya bir yandan benzeyen, bir yandan da bambaşka olan yeni insanların dünyaya gelmesini sağlar.
İnsan vücudundaki her sistem, faaliyetin bir bölümünü üstlenerek bir bütün halinde çalışan çeşitli organlardan meydana gelmektedir. Mesela iskelet sistemi kemik ve bağdokulardan teşekkül etmiştir. Sinir sistemini oluşturan organlar ise beyin, sinirler ve omurilikler. Sindirim sistemimiz dişler, dil, yemek borusu, mide, kalın ve ince bağırsaklar, karaciğer ve pankreastan meydana gelir.
Her organ bir veya birkaç tür dokudan oluşmuştur. Mesela midemizdeki bir doku gıdaların parçalanması ve bağırsaklara taşınması görevini üstlenmiştir. Bir başka doku ise sindirim sıvılarını imal eden yumuşak bir yüzey oluşturur. Bir diğer doku da koruyucu bir kılıf halinde midenin tamamını kaplar.
Dokular aynı yapıda çok sayıda hücreden meydana gelir. Hücre hayatın temel taşıdır. Birçok hücre genel olarak aynı yapıda olmakla birlikte, vücudumuzda üstlendikleri görevlere bağlı olarak faklı biçimler alabilirler. ‘vücudumuzdaki Sistemler’, organları oluşturan hücre ve dokuların incelenmesi ile başlıyor.
SİSTEMLERİN MUCİZEVİ UYUMUNA BAKMAK İÇİN TIKLAYIN....
ORGAN BAĞIŞI
Organ bağışı, bir insanın organlarının bir kısmının veya tamamının, henüz sağlıklı iken, beyin ölümünün ardından başka insanlarda yararlanılmak üzere bağışlanması.
Bir bakış açısıyla; organ bağışının, kan naklinden farkı yoktur. Hayat kurtarma anlamında, sağlıklı olan her organ bağışlanabilir. On sekiz yaşını doldurmuş ve doğru ile yanlışı ayırabilme yeteneğine sahip herkes, başta kalp olmak üzere, akciğer, böbrek, karaciğer ve pankreas gibi organlar; kalp kapağı, göz kornea tabakası, kas ve kemik iliği gibi dokuları bağışlayabilmekte, ve bunlar günümüz tıp teknolojisinde nakledilebilmektedir. Bir kişi organlarını bağışlayarak bir çok insana yaşama şansı verebilir. Türkiye'de birçok devlet ve üniversite hastanesinde organ bağışı işlemleri yapılmaktadır. Ayrıca yaşarken yapılabilen (böbrek gibi) organ bağışı türleri de vardır. Bağışlanan organların nakledilmesi, Sağlık Bakanlığı'nın denetim ve gözetiminde, bilgisi dahilinde gerçekleştirilir. Çeşitli kurum ve kuruluşlar, zaman zaman organ bağışı kampanyaları düzenlemektedir. 2000 yılında, organ bağışı konusunda bir "Ulusal Koordinasyon Sistemi" oluşturularak, bakanlığın olanaklarıyla organ bekleyenler sistematik sıralamaya dahil edilmişlerdir. Organ bağışı;
Bir bakış açısıyla; organ bağışının, kan naklinden farkı yoktur. Hayat kurtarma anlamında, sağlıklı olan her organ bağışlanabilir. On sekiz yaşını doldurmuş ve doğru ile yanlışı ayırabilme yeteneğine sahip herkes, başta kalp olmak üzere, akciğer, böbrek, karaciğer ve pankreas gibi organlar; kalp kapağı, göz kornea tabakası, kas ve kemik iliği gibi dokuları bağışlayabilmekte, ve bunlar günümüz tıp teknolojisinde nakledilebilmektedir. Bir kişi organlarını bağışlayarak bir çok insana yaşama şansı verebilir. Türkiye'de birçok devlet ve üniversite hastanesinde organ bağışı işlemleri yapılmaktadır. Ayrıca yaşarken yapılabilen (böbrek gibi) organ bağışı türleri de vardır. Bağışlanan organların nakledilmesi, Sağlık Bakanlığı'nın denetim ve gözetiminde, bilgisi dahilinde gerçekleştirilir. Çeşitli kurum ve kuruluşlar, zaman zaman organ bağışı kampanyaları düzenlemektedir. 2000 yılında, organ bağışı konusunda bir "Ulusal Koordinasyon Sistemi" oluşturularak, bakanlığın olanaklarıyla organ bekleyenler sistematik sıralamaya dahil edilmişlerdir. Organ bağışı;
- Sağlık Müdürlüklerinde,
- Hastanelerde,
- Emniyet Müdürlüklerinde (ehliyet alımı sırasında),
- Organ nakli yapan merkezlerde,
- Organ nakli ile ilgilenen vakıf, dernek vb. kuruluşlarda yapılabilir.
ÜNİTEMİZİ ÖZETLEYELİM ............
Yorum Gönder