1. SÖZCÜKTE ANLAM VE KAVRAM
Dilin anlamlı en küçük birimi sözcüktür. Sözcükler çevremiz-de gördüğümüz varlık, olay olgu ve durumları karşılarlar. Sözcüklerin bir ses, bir de anlam yönü vardır. “Okul açıldı.” cümlesinde okul sözcüğü o-k-u-l seslerinin birleşmesiyle meydana gelen iki heceli; açıldı sözcüğü de a-ç-ı-l-d-ı ses-lerinden meydana gelen ve üç heceli bir sözcüktür. Yani söz-cüğü oluşturan sesler bir araya gelerek bir kavram; bir olay, olgu ya da durumu karşılarlar. Bu bakımdan sözcükler karşı-ladıkları varlıkların bir simgesidirler. Somut, soyut nesnele-rin ya da hareketlerin zihinde aldığı bir şekil vardır. Kuş, ağaç, çiçek, masa denildiği zaman zihnimizde hemen bir var-lık canlanır. İyilik güzellik, doğruluk, özgürlük vb. denildiği zaman da soyut bir olgu gözümüzün önüne gelir. Gelecek, okuyor, söyledi sözcükleriyle bir hareketi düşününüz. İşte nesnelerin zihinde aldığı biçime kavram denir. Kavramı şöyle örneklendirebiliriz:
Sözcüklerin hiçbiri birer kalıp değildir. Her sözcüğe zihinde bir anlam verilir. Zihin kendi dışındaki somut varlıkları anlamlı hâle getirdiği gibi hayal olarak yarattığı soyut varlık-ları da anlamlı hâle getirir. Örneğin masa denildiği zaman çe-şitli meslek gruplarına ait kişilerin zihinlerinde farklı masa tipleri canlanır. Kimisi çalışma masasını, kimisi toplantı ma-sasını kimisi de yemek masasını düşünür. Ağaç sözcüğü de kişilerde farklı ağaç türlerini çağrıştırabilir. Kimisi ç> ağa-cını, kimisi meyve, kimisi de meşe, kavak vb. düşünebilir.
Konuşma ya da yazma sırasında sözler art arda sıralanır. Ko-nuşmanın akışı içerisinde konuya uygun sözcükler, kavramlar peş peşe mantıksal bir düzen içerisinde ifade edilir. Cümle içerisinde her bir sözcüğün bir anlamı vardır. Anlamdaş söz-cükler dahi olsa değiştirilen sözcüğün anlam değerini tut-maz. Ak ile beyaz aynı anlamda sözcüklerdir. Ancak cümlede “beyaz peynir” yerine “ak peynir” diyemeyiz. Aynı şekilde kara ile siyah anlamdaş sözcüklerdir. “Ne karaymış şu alnı-mın yazısı.” cümlesinde kara yerine siyah diyemeyiz. Her bir sözcük cümlede kullanıldığı yere göre anlam kazanır.
Somut-Soyut Sözcükler:
Sözcüklerin bir kısmı maddi, bir kısmı da manevi varlıkları, olayları, olguları ya da durumları karşılar. Maddi varlıkları (elle tutulan, gözle görülen) karşılayan sözcüklere somut, elle tutulmayan gözle görülmeyen manevi varlıkları karşılayana da soyut sözcükler denir. Çevremizde gördüğümüz ağaç, çiçek, dağ, taş , el, kol, ev, cadde, sokak, ekmek, su vb. varlıklar somut; duygu, düşünce, hürriyet, barış, dostluk iyilik,rüya, hayal vb. soyut sözcüklerdir.
* Soyut sözcüklerin kavram olanları felsefede; imgeler sanatta, terimler de bilim alanında daha çok kullanılır.
Kavram: Nesnelerin zihinde aldığı biçime denir.
İmge:Herhangi bir uyarıcı yada görüntü olmadan bir nesnenin bilinçte beliren nesne ve olaylara denir.
Terim: Bir bilim,sanat,meslek dalıyla veya bir konuyla ilgili
özel ve belirli bir anlamı karşılayan sözcüklere denir.
Dilin anlamlı en küçük birimi sözcüktür. Sözcükler çevremiz-de gördüğümüz varlık, olay olgu ve durumları karşılarlar. Sözcüklerin bir ses, bir de anlam yönü vardır. “Okul açıldı.” cümlesinde okul sözcüğü o-k-u-l seslerinin birleşmesiyle meydana gelen iki heceli; açıldı sözcüğü de a-ç-ı-l-d-ı ses-lerinden meydana gelen ve üç heceli bir sözcüktür. Yani söz-cüğü oluşturan sesler bir araya gelerek bir kavram; bir olay, olgu ya da durumu karşılarlar. Bu bakımdan sözcükler karşı-ladıkları varlıkların bir simgesidirler. Somut, soyut nesnele-rin ya da hareketlerin zihinde aldığı bir şekil vardır. Kuş, ağaç, çiçek, masa denildiği zaman zihnimizde hemen bir var-lık canlanır. İyilik güzellik, doğruluk, özgürlük vb. denildiği zaman da soyut bir olgu gözümüzün önüne gelir. Gelecek, okuyor, söyledi sözcükleriyle bir hareketi düşününüz. İşte nesnelerin zihinde aldığı biçime kavram denir. Kavramı şöyle örneklendirebiliriz:
Sözcüklerin hiçbiri birer kalıp değildir. Her sözcüğe zihinde bir anlam verilir. Zihin kendi dışındaki somut varlıkları anlamlı hâle getirdiği gibi hayal olarak yarattığı soyut varlık-ları da anlamlı hâle getirir. Örneğin masa denildiği zaman çe-şitli meslek gruplarına ait kişilerin zihinlerinde farklı masa tipleri canlanır. Kimisi çalışma masasını, kimisi toplantı ma-sasını kimisi de yemek masasını düşünür. Ağaç sözcüğü de kişilerde farklı ağaç türlerini çağrıştırabilir. Kimisi ç> ağa-cını, kimisi meyve, kimisi de meşe, kavak vb. düşünebilir.
Konuşma ya da yazma sırasında sözler art arda sıralanır. Ko-nuşmanın akışı içerisinde konuya uygun sözcükler, kavramlar peş peşe mantıksal bir düzen içerisinde ifade edilir. Cümle içerisinde her bir sözcüğün bir anlamı vardır. Anlamdaş söz-cükler dahi olsa değiştirilen sözcüğün anlam değerini tut-maz. Ak ile beyaz aynı anlamda sözcüklerdir. Ancak cümlede “beyaz peynir” yerine “ak peynir” diyemeyiz. Aynı şekilde kara ile siyah anlamdaş sözcüklerdir. “Ne karaymış şu alnı-mın yazısı.” cümlesinde kara yerine siyah diyemeyiz. Her bir sözcük cümlede kullanıldığı yere göre anlam kazanır.
Somut-Soyut Sözcükler:
Sözcüklerin bir kısmı maddi, bir kısmı da manevi varlıkları, olayları, olguları ya da durumları karşılar. Maddi varlıkları (elle tutulan, gözle görülen) karşılayan sözcüklere somut, elle tutulmayan gözle görülmeyen manevi varlıkları karşılayana da soyut sözcükler denir. Çevremizde gördüğümüz ağaç, çiçek, dağ, taş , el, kol, ev, cadde, sokak, ekmek, su vb. varlıklar somut; duygu, düşünce, hürriyet, barış, dostluk iyilik,rüya, hayal vb. soyut sözcüklerdir.
* Soyut sözcüklerin kavram olanları felsefede; imgeler sanatta, terimler de bilim alanında daha çok kullanılır.
Kavram: Nesnelerin zihinde aldığı biçime denir.
İmge:Herhangi bir uyarıcı yada görüntü olmadan bir nesnenin bilinçte beliren nesne ve olaylara denir.
Terim: Bir bilim,sanat,meslek dalıyla veya bir konuyla ilgili
özel ve belirli bir anlamı karşılayan sözcüklere denir.
Yorum Gönder